30 Kasım 2010 Salı

Göze Batmayın. Rahat Giyinin, Rahat Edin, Rahat Ettirin. ;)

Dışarı çıkarken öyle koca koca kol çantaları falan taşımak adetim değil. aslında onlardan çokça var. hangi ruh haliyle almışım diye bugün iç geçiriyorken buldum kendimi.

ben daha çok böyle elde tutulacak, cüzdandan bozma spor çantaları yeğliyorum. çok cepli bi spor yelek, eşofman, pantolon, mont falan giymişsem zaten, ceplerine cüzdan bile atmayı uygun bulmam. nüfus cüzdanımı, gerekiyorsa kredi kartımın sadece birini, bozuk ve kağıt parayı, ev anahtarı, hava soğuksa dudak nemlendiricimi alıp yola çıkarım. uzak yolculuğa değil, her nereye gidilecekse.. şehir içinde bi yere işte. ister üç adımlık, ister 10 km lik yola. valla benim için hiç farketmez. bu yüzden şoför bile hiç çekinmeden yanımda burnunu karıştırabilir. evinden biri gelmiş, yanında oturuyo gibi rahat hisseder ben yanındayken kendini.

içine en azından bi mp3 player sığabilecek bi çantacık varsa elimde eğer o günüm harika geçer. müziğin ritmine bırakırım kendimi, çevreden soyutlanırım. istediğim şarkıyı bulurum, kendimden geçerim. hayaller kurarım. içlenirim, darılırım, barışırım.

makyajdan pek hoşlaşmam. en fazla süreceğim şeyi yazayım sana: rimel, bazen renkli göz kalemi. ömrü hayatımda fondöten, pudra kullanmadım yüzüme. göz altı kapatıcısı falan tercihim olmadı. allıkları sevmem. parlak rujlardan haz etmem. renkli lenslere gıcığım. gözlerimde 2,5 kadar miyop var. bu yüzden şeffaf numaralı lens kullanıyorum o da zaruretten. 

bazen yanımda minik cep defteri ile dolaşıyorum. aklıma bişey gelince ya da enteresan bi olayla karşılaşırsam not edeyim diye. yanımda o an kim varsa her defasında bana korkunç bi varlıkmışım gibi baktıklarını gördükten sonra ses kayıt cihazı almaya karar verdim. o zaman da umumi tuvaletlere falan giderim, tıkarım kendimi o göt kadar yerlere, mır mır sesimi kaydederim. korkunç olmanın da ötesinde deli zannerler beni diye endişe edip hiç korkmuyorum. deliyim lan, delirttiniz lannnn adamııııı!! kimse bişiy diyemez hem bana o zaman. aklıma gelen herşeyi söyleyebilirim artık. "o makyajla götüme benzemişsin. haha hayyy!!" "dibin gelmiş." "yaptığın esprilere bunca zaman hep nezaketten güldüm, baydın ulannn!"

sıcak yaz günlerinde için yanıyo böyle, su içmek istiyosun. o pet şişedeki su ilk içimde bitmezse elinde taşımak nasıl zor geliyo insana inanamazsın. ama insan olana.. :P ben çanta taşımaya üşenirken, elimde pet şişeyle dolaşan bi avareye dönüşebiliyorum bi anda. düşünsene o şeyle mağazanın birine girip bakındığını. alarmlar daha içeri girerken ötmeye başlıyo. kıyafet durumu çevrimdışı! içeri almıyolar seni.  sen fiyat soruyosun kız dönüp gidiyo, ya da burhan altıntop'unki gibi tırrtt! yapıyo ağzıyla.sen artık gün boyu su içmeye korkuyosun. kaldırımlarda sek sek sekerken "boynu bükükleerrr" diye içli içli anırıyosun. hayır, susuzluktan için yanmış, sesin daha farklı çıkamaz ki..

yeni kıyafetler giyince ya da eşofmanların dışında bişeyler giyinmişsem kendimi ezik hissediyorum ben. olmaması gereken bi halde beni basmışlar gibi, böyle çıplak kalmışım da karşımda işaret parmaklarıyla beni gösterip gülüyolar gibi. sanki ben o değilim ve bunu herkes anlıyo gibi. ne kadar relax giyinmişsem o kadar relax oluyorum. "caddeler benim, geceler benim, arayan soran yok rahat yaşıyorum. inan artık seni hiçççç..."

ben göze batmadan, dikkat çekmeden bi bankta oturup gelip geçen insanları izlemeyi seviyorum. sokağın bi parçası gibi. belki bu yüzden insanlar sanki beni yıllardır tanıyor gibi hissederler çoğunlukla. konuşmadan saatlerce beraber oturabilirim onlarla. varlığımız birbirimizi hiç rahatsız etmez. sessizliğimizle anlaşır gideriz. bazen yanımda kocasıyla kavga ederler şöyle bol küfürlü, bazen aynayı alıp kaşını yolar tek tek, bazen gözleri dolar. bazen ben sümüğümü çekerek ağlarım, yanımdaki mendil uzatır. 

göze batmayın. rahat giyinin, rahat edin, rahat ettirin. ;) hem ne demiş düşünürün biri (!); parayla imanın kimde olduğu belli olmaz. bu yüzden işte. :P







Hiç yorum yok: