18 Ekim 2010 Pazartesi

Aparırlar!

Nahcivan'da bi "yahşi" bir de "aparmak" kelimelerini çok sık duyuyorum. "yahşi"yi bir haftada ben de iyi, güzel şey, olur anlamında kullanmaya başladım bile. sanki nereye koysan olur bir kelime gibi kendileri. hayır, hayır değiştiriyorum; sadece bu kelimeyi olumlu insanlar kullanmalı. güzel cümlelere, iyi dileklere.

Dün pazara gidesim tuttu. üstelik yağan yağmura rağmen. sonbaharda giydiğim siyah montum beni terletti, demek ki hava sıcakmış yine de. burada herkes bana bakıyor. eşofmanlarla gezen bir kıza rastlamak imkansız burada çünkü. kızlar ve anneleri birazdan sahne alacaklar gibi giyiniyorlar. siyah kumaş pantolona bile bu kadar süs yapılarak, kokoş olunabilir mi, valla oluyo burada. Cahan Ticaret Merkezi var. giysiler, erzaklar, mutfak araç gereçleri, hırdavat, meyve-sebze işte bir sürü şeyin satıldığı yer. tüm giysiler burası için özel seçilmiş ve yollanmış gibi. yarım saatte o daracık han gibi şeyin içinde nefes alamamaktan bayılacaktım. hee tamam, bana göre bişey yok burada diye kanaat getirince, mutfağıma eksikleri tamamlamaya çıktım. yemek tabakları, baharat, pirinç vs için saklama kapları, limon sıkacağı, orta boy plastik leğen, kaşıklık, et tahtası. uff çok ağırdı. meyve-sebze de almam lazımdı, alt kata indim. burada duduğum bişeyi deneyimlemeye karar verdim. burada hiç hırsızlık olmazmış. bişey kaybolmazmış. hımm deneyelim. gözlerimle pazarcılardan brini seçmem grekiyordu, elidekileri emanet bırakmak için. sonunda yanyana oturan iki nene buldum. birinin önünde otlar, diğerinin turp, havuç falan. otlar olana sordum "nine buraya bırakabilirmiyim bunları? pazarı dolaşıp gelicem çok ağırlar çünküüü.." "koy ama uzun süre gelmezsen aparırlar." dedi. tabi aparırların dışındakileri bu şekilde söylemedi. yani benden sana hayır yok dedi, dursun ama sahip çıkamam, götürürler, çalarlar. yanındaki havuç satan nine imdada yetişti. "getir kızım getir! ben saklarım onları. istediğin kadar da gez." neeyyyy! :) gittim dolaştım, alışverişimi yaptım. geri geldim. arkasındaki tahta sandıklara yığmış eşyamı, üzerne de siyah şemsiyeyi siper etmiş. yahşiiii! :) bir daha bir daha teşekkür ettim beni eziyetten kurtardığı için. "her ne zaman pazara gelirsen, neneni bulasan." buraya bırak gez dedi yani. sana poğaça yapıp getircem söz! :) insan düyanın neresinde olursa insandır demek ki.

havada toprak ve gaz kokusu var. ben umutlu eve dönüyorum. :)

Hiç yorum yok: